23 Eylül 2018 Pazar

PAPATYA

Önceki gece içkiyi fazla kaçırmıştı. Ağzından ekşi, buruk bir tatla uyandı. Yastığı sırılsıklam olmuştu. Beyni kulaklarından, gözlerinden çıkacakmış gibi kafatasını zorluyordu. Güçlükle doğruldu; kafasını komidine çarptı. Gözlerini açamıyordu; kirpikleri birbirine yapışmıştı. Banyoya gidip elini, yüzünü yıkamaya karar verdi. Fakat odası O'na bir yabancıymış gibi davranıyor hatta O'ndan nefret ediyordu. O'na tuzaklar kuruyor, canını yakıyordu. Kapı O'ndan kaçıyordu, en sonunda kulbundan yakaladı ve durdurdu. Kapı kaçamıyordu artık , O'nun hata yapmaktan kaçamadığı gibi. Korkuyordu hata yapmaktan zaten bu yüzden kendini uzak tutmamış mıydı herkesten, herşeyden. Hem ne önemi vardı ki insanların, çoğunun yaşamaya bile hakkı yoktu değil mi; yoksa her nefes alanın yaşamaya hakkı var mıydı? Genede onlarla aynı gezegende olmaktan iğreniyordu.


Nihayet kapıyı açıp çıkabilmişti koridora. Banyoya girdi. Sağa sola çarpa çarpa musluğu buldu ve açtı, soğuk suyu çarptı yüzüne. Küçükken babasının attığı tokat geldi aklına. Hemen uzaklaştırdı kötü anıları, hep onlarla yaşayamazdı ya. Gözlerini ovuşturdu; kirpiklerini yapıştıran salya, kusmuk karışımı sıvıyı su temizledi . Halbuki ne kadar mutluydu kirpikler, birbirlerine kavuşmuşlardı. Başını kaldırıp aynada gözlerinin içine baktı, baktı, baktı. Ne kadar zaman baktığını bilmiyorum. O'nda saniyeler, dakikalara saatlere dönüştü. Bugün güzel olmalıyım dedi aynaya, ayna O'na göz kırptı. Duşa girdi, sıcaktan kavrulan bedenine soğuk su değince oluşan buharı izledi. Havluya sarınmadan odasına geçti. Islak bedenini izledi hayranlıkla; yuvarlak diri kalçalarını, soğuktan uyarılan göğüslerine, ince beline, omuzlarına dökülen siyah saçlarına, ucundan damlayan sulara. Üşüdü ve havluyu kaptığı gibi sardı bedenini. Daha fazla baksam aşık olacağım kendime diye düşündü ve gülümsedi. Havluyla bir güzel kurulandı. Dünden çıkarıp, ütülediği beyaz etekleri fırfırlı, üzerinde minik papatya desenleri olan elbiseyi giydi bir çırpıda. Saçlarını kurutmadı. Elleriyle tarayıp, gelişi güzel bağladı. Evden çıktı, kulaklığını taktı ve en sevdiği şarkıyı bulup açtı. Sıcakta terlememek için taksiye bindi ve kuaför gitti. Uzun süre saçlarına nasıl bir şekil verilmesini istediğine karar veremedi. En sonunda kuaförün tavsiyesini dinledi ve saçlarını ensesinde minik bir topuz yaptırdı, etrafını da papatyalarla süsletti. En sevdiği çiçek papatyaydı ve onlar şimdi saçlarında ışıldıyorlardı. Güzeldi hem de çok güzel. Gür kirpiklerine rimel sürülünce gözlerinin güzelliği iyiden iyiye ortaya çıkmıştı.

Heyecanlıydı. Bir çocukla görüşmeye gidiyordu. İlk defa yüzyüze görüşeceklerdi, bu yüzden güzel olmak istiyordu çok daha güzel, hiç olmadığı kadar güzel. Başını döndürmeli, aşık etmeliydi onu kendine. Hep bütün erkekler O'na aşık olsun isterdi. Hayran bakışlar altında olmak evet istediği buydu. Kuaförden çıktı ve otobüse atladı. Onunla buluşacakları yere giderken düşündüğü tek şey O'nu beğenip beğenmeyeceğiydi. Ne kadar da aptaldı, onu tam olarak tanımıyordu bile. Neden bu heyecan, süs püs. Erkek değil mi hepsi aynıydı. Hepsi sadece cinsellik peşindeydi, kendilerini tatmin eder, boşalır, sırtlarını dönüp, uyurlardı. Şimdi karşısında duruyordu. Gene bir erkek, hiçbir farkı yok diye düşündü. O da diğerleri gibi kendini düşünür, onun istekleri olsun ister.

Çocuk merhaba Papatya'm dedi ve O'nun narin, yumuşak elini öptü. Şaşırdı; elini hemen çekti. Korkmuştu bir erkeğin bu denli nazik olmasından. Fikirlerini değiştirebileceğin endişe etti. Kaçmak istedi ama ruhu buna "Hayır" diyordu. Çocuğun gözlerine baktı; hayranlık ve aşk vardı. Gülümsedi. Bu kadar çabuk mu güzelliğine teslim olmuştu. Bedenininden etkilenip, buna mı kanmıştı yoksa gerçekten bir beklenti olmadan saygıdan mı yapmıştı. "Yok canım o kadar da uzun boylu değil. Elimi öpmesinin ardından kesin bir şey çıkar." diye düşündü. Haksızdı bunu kendi de görmüştü, itiraf edemiyordu. Ne yapacaktı şimdi, bildiğini sandığı herşey birden altüst olmuştu.



Bu çocuk için Papatya her şeyden üstündü; bunu sonra öğrencekti. Sitedeki profilinde ayak fetişisti olduğunu yazmıştı. Belki de bu bir uyarıydı. Beyaz, üstü pullarla ve taşlarla kaplı, parmak arası terliklerini giymişti. Yürürken topuklarına terlikleri değiyor ve ses çıkarıyordu. Bu ses O'nu hep eğlendirirdi. Çocuk sürekli ayaklarına bakıyordu. Bundan rahatsız oldu; "Sohbet ediyoruz, yüzüme bak !" dedi. " Özür dilerim. Ayaklarına bakmaktan kendimi alamıyorum" dedi çocuk. Çocuğun ayaklarında ne bulduğunu anlamadı. Tamam birçok insan ayaklarının güzel olduğunu söylemişti de. İşte "de"si vardı. Bu çocuğun farklı bir anlam yüklediği belliydi. Onun için anlamını çözemedi ve çocuğa bakmadan yürümeye devam etti. Yoksa sokağın ortasında gırtlaklayıverirdi sırf onu dinlemiyor diye.



Sürekli soru soruyor cevap alamıyordu. Çocuğun seçtiği bir kafeye girdiler. Kafenin sahibini tanıyordu. Garson geldi ve birer cola sipariş ettiler. Garson colaları getirmeden çocuk bir anda ortadan kayboldu. Sohbet etmek için aşağıya indiğini zannetti. Yukarı çıkıp yanına oturduğünda colalar geldi. Garson sanki olacakları bilirmişçesine gülümsüyordu. Bu gülümsemenin altında bir şeyler aradı, bulamadı. Ayaklarını masanın altına sakladı. Sohbet etmek istiyordu; ayaklarına şapşalca bakılmasını değil. Çocuk ayaklarını göstermesini istedi. Artık dayanamadı; masanın altından ayaklarını çıkardı. O aptal ifadeyi görmemek için kafasını çevirdi. "Baktın mı? İyice inceledin mi?" demesiyle beraber çocuk dizlerinin üzerine çöktü kaşla göz arasında terliğinin birini çıkardı. Ayağını nazikçe kaldırıp dalından koparmadan, incitmeden bir goncagülü kokladığı gibi kokusunu içine çekiyordu. Kalın, ıslak dudaklarıyla öptü ve ellerinin arasına aldı ayağını. Papatya için ayaklar sadece yürümeye yarardı, bir erkeği kendinden geçirmeye değil. Kalakaldı; kıpırdayamadı; şok geçirmişti; bu kadarını da beklemiyordu. Kendine geldi ve ayağını çekmek istedi; engel olmaya çalıştı arkasından geleceklere. Bu sefer ayağı hafifçe önüne çekilmişti. Belki biraz meraktan, belki de hoşlandığından karşı gelmedi. Ayak parmaklarında ve ayaklarının üstünde dudaklarını hissettiği anda kendinden geçti. Başını arkaya attı olacakları bekledi; ellerini hissetmiyordu. Bütün kan bacaklarının arasında toplanmıştı. Ayak parmakları tek tek emilirken, bütün vücudu yanıyordu. Beyni karıncalanıyor; zevkten titriyordu. Bacaklarının arasını sırılsıklam olmuştu. Diğer ayağını çocuğun başının üzerine koydu.



Durmasını, Papatya bu zevkten mahrum olmak istemiyordu. Çocuk kafasınını kaldırdı O'nun gözlerindeki arzuyu gördü. Bu sefer çok daha keyifli bir şekilde yalıyor,
emiyordu. Dilinin, dudaklarının temas etmediği tek bir yer kalmamamıştı; parmakları, parmaklarının arası, tabanı, ince bilekleri. Papatya normalde gıcıklanırdı; o an gıdıklanacak hali dahi kalmamıştı. Çocuk parmaklarını tek tek emiyor O ise kalbinin duracağını hissediyordu. Önünde diz çökmeden önce ayaklarını yalamak, koklamak, parmaklarını emmek istediğini söyleseydi; Sağlam bir tokatını suratının ortasına patlarlardı.



Çocuk ayağını boğazına soktuğunda Papatya kendini tamamen kaybetmişti. Gözlerinden gelen yaşlara aldırmadan boğazını zoluyor, ayağını kaldırıp alnından itiyor sonra ensesinden çekip önce yavaşça parmaklarını sokuyor, tekrar boğazına kadar itiyordu ayağını. Hep daha fazlasını istiyordu. Zevk almıştı ve bu haz hiç bitmemeliydi. Çocuğun halinden memnun olup olmadığı umurunda bile değildi. O mutluydu bu yeter de artardı. Durdu. Çocuğa "Kafanı kaldır. Gözlerini göreceğim." dedi. Denileni yaptı kafasını kaldırdı. Papatya ayağını yanaklarına koydu gözlerine baktı. Minnetle karışıktı bakışları çocuğun. Ayak parmaklarını yüzünde, dudaklarında dolaştırdı. Sonra "Kalk! Birileri gelebilir".



Kalktı ve yanına oturdu, öpmek istedi. Papatya kafasını çevirdi izin vermedi öpmesine. "O iğrenç, pis ağzını dudaklarıma süremezsin. Ayaklarıma bak tertemiz oldu. Sen çok cici bir çocuksun." dedi ve güldü.

1 yorum:

  1. Merhaba, Mutsuz ve Doyumsuz Bayanlar Adana ve çevresinde yaşayan, Reel birliktelik düşünen, Gizlilik ve Güven İçerisinde İlişki Arayan Seks'te Sınır Tanımayan ve Ne İstediğini Bilen Doyumsuz Bayanların Mesajını Bekliyorumm
    0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    Merhaba, Evli Çiftler Eşi için Büyük ve Kalın Düşünenler.. ( Fotoğraf ispatlı ) Eşinizin Mutluluğuna Engel Olmayın 0545 352 25 52 Özele Açık! Whatsapp Var Skype™: Dost_erkek01 Not:Tek Erkeqim.. Deneyimim var.

    Merhaba, Grup seks fante*zisini gerçekleştirme düşüncesinde olan Kararlı Samimi Paylaşıma Açık Gizliliğe Önem Verenler

    * Evli Çiftlere 3.TEK ERKEĞİM!

    * Kocasının yanında bir başka tene dokunma arzusu olan

    * Tost olmayı arzulayan bayanlar

    * Karısı gözlerinin önünde başka bir tene dokunurken aldığı hazzı görmek isteyenler beyler

    * Sizi tanıyan sizin hassasiyetinizi bilen gizliliğe önem veren deneyimli güvenilir sırdaş samimi dost olarak tanışmak isteyenler

    * 0545 352 25 52 Özele Açık ! Skype™: Dost_erkek01 Whatsapp var

    YanıtlaSil